Fenerbahçe Haberleri

Tarihce



Tarihçe




1907-1923
Takvim yaprakları 1907 yılını göstermekteyken II. Abdülhamit devrinin son günleri yaşanmaktaydı. Saltanatının son
zamanlarını yaşayan II. Abdülhamit'in baskı rejimi her alanda azalmıştı. Bu azalma futbola da yansımıştı.
Artık Türk gençleri de açıktan futbol oynuyordu.

Fenerbahçe Müzesi'nden. Fenerbahçe'nin eski takım formalarından biri.
Bu durumdan yararlanan Kadıköylü gençlerden, Hariciye Nazırı Asım ve Server Paşa’ların torunu Londra Sefareti
Başkatibi Nuri Bey’in oğlu Ziya Bey ile Harekat Ordusu Feriki Şevki Paşa’nın oğlu Ayetullah Bey ve de ünlü
edebiyatçı Sami Paşazade Sezai Bey’in yeğeni Enver Necip (Okaner) Bey, Necip Bey’in Moda Başpınar Sokak 3
numaralı evde yaptıkları görüşme neticesinde kuracakları takım hakkında fikir yürütüyorlardı. Görüşmeler
sonucunda maddi destek sağlayan devrin zenginlerinden Saint Joseph mezunu Mühendis Nurizade Ziya Bey’e
kulübün kurucu başkanlığı, Osmanlı Bankası memurlarından Ayetullah Bey’e katiplik görevi, Bahriye Subayı
Necip Bey’e de kaptanlık ve veznedarlık görevi verildi..Yine görüşmede varılan fikir birliği ile de; kuracakları kulübün
adını oturdukları semtten esinlenerek Fenerbahçe yapacaklar, armalarını Fenerbahçe Burnu’ndaki ışık saçan
fenerden, formalarındaki renkleri ise Fenerbahçesi’ndeki papatyaların kıskançlık ve temizlik sembolü olan
renklerinden yani sarı ile beyazdan alacaklardı.


Kulübün kadrosu semtteki gençlerden oluşturulmuştu. 1908 yılında İkinci Meşrutiyet'in ilanı ile tanınan dernek kurma
serbestliği İstanbul’da birçok Türk kulübünün kurulmasına vesile oldu. Kulüp sayısındaki artış İstanbul’da yeni
bir ligin kurulması ihtiyacını doğurdu. Bu nedenle de o dönemlerde ülkede resmi tatil günü olan Cuma günleri
oynanacak bir lig olan, Cuma Ligi adıyla yeni bir lig kuruldu.
Kulüp kuruluşunda sarı-beyaz olan renklerini 1909 sonbaharında sarı-laciverte çevirmiştir. 1909-1910 sezonuyla
birlikte de İstanbul Futbol Ligi'ne katılmıştır. Fenerbahçe–Galatasaray kulüpleri arasındaki ezeli rekabet,
ilk defa 17 Ocak 1909 tarihinde Galatasaray Lisesi öğrencilerinin takımı ile, yeni kurulmuş bir semt takımı maçı
şeklinde başlamıştır. Bu tarihten itibaren de o dönemlerdeki İstanbul futbolundaki şampiyonluklar genelde
bu iki Türk takımı arasında paylaşılmıştır.

Fenerbahçe arması (1910)
Fenerbahçe Kulübü’nün ilk amblemi olan Fenerbahçe Burnu'ndaki ışık saçan beyaz feneri, renkleri ise sarı ile beyaz
olmuştu. Ancak kulüp yöneticileri, bunu tatminkar bulmadıklarından ve içinde bulundukları monarşi rejimini
tehdit edici sayılacağı endişesi ile kısa zamanda iptal etti. 1910 yılında futbolcu solaçık Hikmet’in çizdiği arması
herkesin beğenisini kazandı ve kabul edildi.


1910 yılında Kuşdili Kulübü'nün kulüp bünyesine katılımıyla Fenerbahçe kürek, avcılık, kriket ve tenis sporlarına
sahip olmuştur.


Kadrosunu gençlerle güçlendiren bu Fenerbahçe 1911-1912 liginde hiç yenilmeden şampiyon oldu. Şampiyonluğun
en önemli yanı ise, Fenerbahçe’nin bu şampiyonluğu ile İngiliz ve Rum takımlarının şampiyonluklarının
tamamen sona erdirmesi ve bu tarihten itibaren de Türk futbolunda şampiyonlukların artık Türk takımlarının
olmasıydı. Bu şampiyonluk, kulübün itibarını bir anda yükseltti, imkânlarını arttırdı. Altıyol’da bir kulüp lokali
kiralandı, lokalin açılışı ile üye sayısı çoğaldı. Bu arada futbol dışında diğer spor dallarında da faaliyet
gösterilmesine başlandığından, aynı yıl Fenerbahçe Futbol Kulübü adı, Fenerbahçe Spor Kulübü’ne
dönüştürüldu.


Kulübün kuruluş günü olarak Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın kulübü ziyaret tarihi olan 3 Mayıs kabul edilir.

Kuruluş amacı
Kulübün amacı kuruluş tüzüğünün 2. ve 3. maddelerin şu şekilde belirtilmiştir: "Kulübün takip ettiği amaç: Memlekette
bedenî ve fikrî terbiyenin yayılmasını sağlamak. Vatan gençlerini vatanın korunmasına, zorluklara ve askerî
seferberliklere hazırlamaktır."

"Kulüp, özellikle askerî beden eğitimlerinin yapılması, millî oyunların yaygınlaştırılması ve disiplinli bir hâlde
geliştirilmesiyle uğraşacak. Kaybolan tecrübelerin kazanılmasına uygun amatör şubeler kurulması ve açılmasına
çalışacaktır."


Dünya Savaşı
I. Dünya Savaşı başlangıcıyla genç nüfus silah altına alındı. İngiliz takımları İstanbul'da yaptığı maçları bıraktı.
1914-1915 yılında Fenerbahçe ve Galatasaray'ın arasında çıkan anlaşmazlıktan dolayı lig, iki ayrı küme
halinde oynanmıştır. İstanbul Ligi şampiyonluğunu kazanan Fenerbahçe ile İstanbul Futbol Birliği Ligi'nde birinci
olan Galatasaray takımları, gerçek İstanbul şampiyonunun belirlenmesi amacıyla 11 Şubat 1916 günü İttihatspor
sahasında (bugünkü Şükrü Saracoğlu Stadı) karşılaştılar. Muzaffer’in golüne karşılık Said Selahaddin’in
2, Galip Kulaksızoğlu’nun da 1 golüyle ezeli rakibini 3-1 yenmeyi başaran Fenerbahçe, hem
1914-15 sezonu şampiyonluğunu hem de İngiltere’den özel olarak getirtilen ve 10 yılın sonunda en çok
şampiyon olacak takıma verilecek olan tarihi şildi kazandı.


I. Dünya Savaşı sonrası kulübü ziyaret eden Mustafa Kemal Paşa'nın stadyumdaki resmi
Fenerbahçe, Çanakkale Savaşları boyunca birçok oyuncusunu kaybetmiştir. Kulüp 3 Mayıs 1918 tarihinde çok önemli
bir misafiri ağırladı: Mustafa Kemal Atatürk. Atatürk kulübün Kuşdili'ndeki lokaline ziyarette bulundu. Bu tarih
daha sonraları kulübün kuruluş günü olarak görülmüş ve kuruluş tarihi 3 Mayıs 1907 olarak kabul edilmiştir.
Atatürk kulüp şeref defterine şunları not düşmüştür:

“ Fenerbahçe Kulübünün her tarafa mazhar-ı takdir olmuş bulunan asari mesaisini işitmiş ve bu kulübü ziyaret
ve erbab-ı himmeti tebrik etmeyi vazife edinmiştim. Bu vazifenin ifasi ancak bugün müyesser olabilmiştir.
Takdirat ve tebrikatımı buraya kayd ile mübahiyim. ”


Kurtuluş Savaşı
İstanbul, 16 Mart 1920 günü işgal kuvvetlerince resmen işgal edilir. Kurtuluş Savaşı zamanında işgal kuvvetlerine
mensup özellikle İngiliz ve Fransız askeri takımlarıyla yapılan futbol maçları, İstanbul halkının büyük ilgisini
çekiyordu. Türk kulüpleri bu takımlarla 5 yılda 50’sini Fenerbahçe’nin oynadığı toplam 80 maç yapmıştır.
İşgal kuvvetleri takımlarına karşı kazanılan galibiyetler ise Türk takımlarını halkın gönülllerinde yüceltiyordu. Türk
takımlarının özellikle de Fenerbahçe’nin, başta General Harrington Kupası (29 Haziran 1923) olmak üzere
işgal kuvvetleri takımları karşısında elde ettikleri tüm galibiyetler, milletin ve yaralı gönüllerine teselli veriyordu.


Fenerbahçe futbol sahalarında işgal kuvvetlerine karşı ardı ardına aldığı galibiyetlerle millî mücadelenin adeta
İstanbul şubesi halini alıyordu. O devirde Türk futbolu denince ilk akla gelen Fenerbahçe oluyordu. Kurtuluş
Savaşı cephelerinden gelen her yeni zafer halkın moralini yükseltirken, Fenerbahçe'nin de aldığı galibiyetler
bu morali daha da arttırıyordu. 1910’lu yıllarda en fazla iki bin kişinin izlediği Fenerbahçe, 1919-1920 yıllarında
6-7 bin kişinin doldurduğu tribünlere oynuyordu.

1927–1947

Fenerbahçe Stadı'nın bugünkü hali

Vikikaynak'ta Fenerbahçe Kulübü İdare Heyeti'nin Kuşdili Yangını üzerine yayımladığı basın açıklaması
ile ilgili metin bulabilirsiniz.
Türkiye' de ilk kürek yarışı Galatasaray Mekteb-i Sultani' si ile İstanbul Mekteb-i Sultani' si arasında 25 Ağustos 1913
Pazar günü padişahın gözetiminde Moda koyunda yapılmıştır. Bu 4 tek kürek müsabakasını Galatasaray
kazanmıştır.

Bu branşlarda sürekli gelişim gösteren Fenerbahçe, 25. kuruluş yılında 5/6 Haziran 1932 gecesi meydana gelen
Kuşdili Yangını sonucunda kupalarından üye kayıt ve maç defterlerini de içeren belgelerine kadar gelmiş geçmiş
bütün maddi eser ve izlerini kaybediyordu.

1936 yılında Ankara ve İzmir şehirlerinin takımlarının katılımıyla Milli Küme kuruldu. Milli küme 1942, 1948, 1949
yılları hariç 1936-1950 yılları arasında düzenlenmiştir. 1938 yılında kendi isteğiyle ligden çekilen Fenerbahçe, bunun
dışındaki tüm turnuvalara katılmış 1937, 1940, 1943, 1945, 1946 ve 1950 yıllarında olmak üzere 6 kez
kazanarak bu kupada en çok zafere ulaşan takım olmuştur.

1939 yılı Türk futbolunda bir ilk gerçekleşti. 9 Eylül 1939 Cumartesi akşamı 21.00'de, Taksim Stadı'nda Fenerbahçe
ile Beyoğluspor ilk gece maçına çıktılar. İlk gece maçındaki ilk golü Fenerbahçeli Fikret Kırcan
atmış, Fenerbahçe sahadan 4-2 galip ayrılmıştı.

Politika ve Futbol
Bu zamanlarda politika çoğu sporda etkili olmuştur. 1929-1930 yıllarında başlayan ve CHP tarafından
düzenlenen turnuvada 10 yıl boyunca en çok şampiyon olan takım İstanbul Şildi'ni kazanacaktı. 7 yıl düzenlenen turnuvada
Fenerbahçe 4 kez kazanınca İstanbul Şildi'nin sahibi oldu.


Kulübe en uzun başkanlık yapmış kişi: Şükrü Saracoğlu
1936 Yaz Olimpiyatları'na da politika damgasını vurmuş, Berlin'de düzenlenen olimpiyatlar adeta Adolf Hitler'in
gövde gösterisine dönmüştü. II. Dünya Savaşı başlamadan önce devletler, başka devletleri kendi saflarına çekmek
için uğraşıyorlardı. Bu amaçla İngiltere'nin profesyonel futbolcuları 1941 yılında Türkiye'ye gelir. İngilizler, Ankara'da
ve İstanbul'da olmak üzere Fenerbahçe ile 2 maç oynarlar. Ankara'daki ilk maç 2-2 berabere sona
erer. İkinci maç İstanbul'da, eski adıyla Fenerbahçe yeni adıyla Şükrü Saracoğlu Stadyumu'nda oynandı.
Maç esnasında Fenerbahçe aleyhine bir penaltı verildi. Topun başına o güne kadar hiç penaltı kaçırmayan Wodword
geçti. Kalede ise Cihat Arman vardı. Vuruşu bir metre yükseklikten sol kale direğinin hemen yanından ağlarla
buluşacakken, Cihat Arman hiç görülmemiş bir şekilde topu kornere çıkarttı. İngilizler donup kalmıştırlar. Herkes
şaşkınlık içindeydi. İngilizler sıraya girerek bu olağandışı kurtarışı yapan kaleci Cihat Arman'ı teker teker tebrik
etmişlerdir.

Yine Nazi Almanyası'nın propagandasını yapmak üzere 31 Mayıs 1942'de SK Admira Wien takımı Türkiye'ye gelir.
Viyana ekibi Beşiktaş'ı 3-2, Galatasaray'ı da 3-0 yener. Son maçını Fenerbahçe'ye karşı yapar ve 2-1 mağlup olur.

Kulübe uzun zaman başkanlık yapmış olan Şükrü Saracoğlu, bir siyaset adamıydı. Bunun yanında sıkı bir
Fenerbahçeliydi. Fenerbahçe'ye birçok faydası dokunmuştur. Bugünkü Şükrü Saraçoğlu stadı'nın yerinde
bulunan alan sembolik 1 TL karşılığı Fenerbahçe'ye kazandırılmıştır. Hükumetlerde görevdeyken bile
Fenerbahçe başkanlığını sürdümüş, siyasetteyken, 1934-1950 yılları arasında görevde bulunmuştur.
Daha sonraları stadyuma adı verilmiştir.

Diğer Sporlar
1947–1967

II. Dünya Savaşı her şeyi olduğu gibi Fenerbahçe'yi de finansal olarak olumsuz etkiledi. Buna karşın sportif anlamda
başarılar devam etti. Fenerbahçeli atlet Ruhi Sarıalp, Londra'da düzenlenen 1948 Yaz Olimpiyatları'nda
üç adım atlamada bronz madalya kazandı. Bu bir Türk'ün atletizm alanında kazandığı ilk madalyaydı.

1944'de Fenerbahçe, ikinci resmi branşını basketbol alanında kurdu. Böylece futboldaki Fenerbahçe-Galatasaray
rekabeti basketbola da sıçradı. Ekip ilk büyük başarısını 27 Mart 1954'te elde etti.Bu tarihte Galatasaray'ı ilk
kez yenerek ezeli rakibinin basketboldaki hegemonyasına büyük bir darbe vurdu. Ekip ilk şampiyonluğuna ise
1957 yılında ulaştı.

Fenerbahçe ve Galatasaray ezeli rekabetini 1947 yılında bir başka sporda sürdürdü: Ragbi. Yapılan ilk karşılaşma 18
Mayıs 1947'de oynandı. Bu ayrıca son karşılaşma da oldu. Fenerbahçe karşılaşmayı 12-0 kazandı. Bu sonuç
karşısında Galatasaray Ragbi branşını kapatmaya karar verdi.

Lefter ve Can
30 Mart 1947'de Macar Ignace Molnar, futbol takımının başına getirilir. Ignace Molnar yönetiminde takım 1947/48
sezonunda İstanbul Ligi'ni kazanır. Lefter Küçükandonyadis bu sezon takıma transfer olmuş ve şampiyonlukta
önemli katkıları olmuştur. Taksimspor'dan takıma dahil olmuş ve futbol oynadığı dönemde sihirbaz olarak
tanınmıştı. Birçok meziyetiyle ön plana çıkmıştı. Fenerbahçe taraftarlarının kalbinde taht kuran Lefter'e Ver
Leftere, yaz deftere. sloganı yazılmıştır. Fenerbahçe'de bulunduğu zaman içinde birçok rekora imza atmıştır.
Lefter Küçükandonyadis daha sonra 1951'de AC Fiorentina'ya transfer olmuştur.


Ezeli rakipler Fenerbahçe-Galatasaray'ın son yıllardaki maçlarından biri
1950'de açılan Adalet kulübü hızla gelişmek ister. Kulüp, büyük takımın önemli oyuncularına hem önemli transfer
ücretleri ödüyor hem de mensucat fabrikasında bir tezgah veriyordu. Birçok futbolcu Adalet'e geçti. Bunlar içinde
Fenerbahçeliler de vardı. Fenerbahçe beş futbolcusunu Adalet'e kaptırır. Bu beş futbolcunun dışında, Lefter
Lefter İtalya'ya gitmiş, Cihat Arman futbolu bırakmıştı. Fenerbahçe zor bir döneme girdi. Bunların yerine kulüp
birçok genç oyuncu aldı. Bu yeni takıma Küçük Şeytanlar adı verilmişti. Küçük Şeytanlar Adalet'le oynanan
maçı 1–0 kazanmayı başardı. Ayrıca bu genç takım 1952-1953 sezonunda şampiyonluğa ulaştı.

Bir ara Fenerbahçe Basketbol Takımı'nda da oynayan Can Bartu daha sonra futbola geçti. Bartu'nun idolü Lefter'di.
Amacı bir gün Lefter gibi Avrupa'da oynamaktı. Fenerbahçe, 1959'da düzenlenen lige iyi başladı ve Beyaz Grubu
birinci tamamlayıp Kırmızı Grup birincisi olan Galatasaray ile final oynamaya hak kazandı. İki ayak üzerinden
oynanan finalin ilk ayağında Fenerbahçe Galatasaray'a 1-0 mağlup oldu. 4 gün sonrasında yapılan ikinci ayak
maçında ise Galatasaray'ı 4-0 yenen Sarı-Kanaryalar ilk kez düzenlenen ligde şampiyonluğa ulaştı.

1959 yılında Fenerbahçe Şampiyon Kulüpler Kupası'nda mücadele etmeye hak kazandı. Macar antrenör Ignace
Molnar yönetimindeki Fenerbahçe, Macar Şampiyonu Csepel SC ile İstanbul'da Can Bartu'nun golüyle 1-1
berabere kaldı. Fenerbahçe deplasmanda 3-2 kazandı ve bir üst tura çıktı. Bu, Türk takımları için ilkti, çünkü
ilk kez bir Türk takımı Avrupa'da bir üst tura çıkmıştı.

Ünlü İsimler
1967–1990

1968 yılında Şampiyon Kulüpler Kupası'da Fenerbahçe İngiltere Şampiyonu Manchester City ile eşleşti. Bundan iki yıl
önce İngiltere, Dünya Kupası'nı kazanmıştı. Türkiye ve İngiltere'deki herkes bu eşleşmenin favorisinin açık ara
farkla Manchester City olduğunu düşünüyordu. İlk maç Manchester şehrinde oynandı ve özellikle kaleci Yavuz
Şimşek'in güzel oyunu maçın 0-0 bitmesini sağladı. İkinci maç 2 Ekim 1968'de İstanbul'da oynandı.
Manchester City maça baskılı başladı. Ercan Aktuna kaleci Yavuz'a pas attı fakat pas kısa düşünce Coleman
araya girdi ve 12. dakikada durumu İngiliz ekibinin lehine çevirdi. İlk yarı bu skorla tamamlandı. İkinci yarıda oyuna
Abdullah Çevrim girdi ve hemen 46. dakikada bir karambolde topu ağlara göndermeyi başardı: 1-1. Kalan
dakikalarda skora göre turu geçen taraf olan İngilizler defansa çekildi. 76. dakikada Ogün Altıparmak'ın vuruşu
gol olunca İngilizler şoka uğradı. Durum 2-1 e geldi ve maç böyle tamamlandı. Fenerbahçe, dönemin en güçlü
ekiplerinden Manchester City'yi elemişti. Ertesi gün Türkiye'deki gazetelerde şöyle manşetler atıldı: "Dünya
Şampiyonlarının şampiyonunu yendik".

1972 yılında ilginç bir kişi Fenerbahçe'de teknik direktörlük yaptı. 1962 Dünya Kupası'nda Brezilya'nın kupayı
almasında pay sahibi olmuş Valdir Pereira takımın başına getirildi. Valdir Pereira'nın diğer ismi Didi idi.
Fenerbahçe, Didi yönetiminde üç yılda sekiz kupa kazanmayı başardı. Didi zamanında, Cemil Turan ve Osman
Arpacıoğlu'lu takım 18 kez Galatasaray'a karşı oynadı. Fenerbahçe bu maçlarda 10 galibiyet 6 beraberlik
alırken Galatasaray 2 kez sahadan galip ayrıldı. Fenerbahçe, Didi'li yıllarda oldukça başarılı oldu ve popüleritesini
artırdı. Milliyet tarafından yapılan anket sonuçlarına Fenerbahçe o tarihte % 60,56 ile en çok
taraftara sahip kulüptü.

Alçaklar ve Yüksekler
1980 yılında Fenerbahçe, takımın başına Eintracht Frankfurt'tan Alman bir çalıştırıcı getirildi. Friedel Rausch
yönetimindeki Fenerbahçe en dramatik sezonunu yaşadı. Takım ligde büyük düşüşler yaşadı ve sezonu
10. sırada tamamlayabildi. 16 takımın olduğu ve 14., 15., ve 16.'nın küme düştüğü ligde Fenerbahçe 10. oldu. Ligden
düşen takımlardan Çaykur Rizespor ile aynı puandaydı. Takım averajla ligde kalabilmişti.


Fenerbahçe Müzesi'ndeki Fenerbahçe eski formaları
Sarı-Kanaryalar için 1985-1988 yılları arası da pek parlak geçmedi. Takım iki kez beşincilik, bir kez de sekizincilik aldı.
Bu üç sezonda kulüp altı çalıştırıcı değiştirdi. Bu, değişim için iyi bir zamandı. Rıdvan Dilmen ve Aykut Kocaman
transfer edildi. Kaleye Almanya Milli Takımı kalecisi Harald Schumacher alındı. Alman kaleci daha önce 1982 ve
1986 Dünya Kupalarında, Batı Almanya Milli Takımı'nda görev yapmıştı. Harald Schumacher dışında kadroda
yabancı futbolcu yoktu. Oldukça kaliteli bir kadro kuruldu. 1988-89 sezonu takım için kırılması zor rekorlar yılı oldu.
Fenerbahçe 103 kez (maç başına 2,86) rakip fileleri sarsarak bu alanda lig rekorunu kırdı. Kalesinde sadece 27
gol gördü. Fenerbahçe 36 maçtan 29'unu kazanırken 6'sında berabere kaldı, birini kaybetti. Toplayabileceği 108
puandan 93'ünü topladı ve % 86,11'lik bir başarı sağladı. Başarı yüzdesi ve alınan puan alanında da rekor
kırılmış oldu. Gol kralı Fenerbahçe'den çıktı. Aykut Kocaman 29 gol atmıştı. Rıdvan Dilmen ise tam 41 asist
yapmış 19 kez de fileleri sarsmıştı.

Diğer bir parlak başarı 3 Mayıs 1989 tarihinde sağlandı. 1988-89 sezonunda Galatasaray ile Türkiye Kupası'nda
karşılaşıldı. Maç Ali Sami Yen Stadı'nda oynandı. Galatasaray ilk yarıyı Tanju Çolak'ın attığı üç golle önde
kapadı. Galatasaray üstün durumdaydı ve bazı spor yazarları ikinci yarıda farkın açılacağını, böylece
Galatasaray'ın tarihi bir zafer elde edeceğini düşünüyorlardı. Devre arasında Veselinoviç takımı çok iyi bir şeklide
motive eder ve onlara: "Onlar bize bir devrede üç gol atabiliyorsa, biz onlara beş tane atarız. Sahaya çıkın ve ne
kadar Fenerbahçeli olduğunuzu onlara gösterin" der. İkinci yarıda Aykut Kocaman ve Hasan Vezir'in (3) golleriyle
Fenerbahçe rakibini 4-3 devirir.

1990'dan Günümüze
1990'lar

1990-91 sezonunda Fenerbahçe'nin başına Hollandalı çalıştırıcı Guus Hiddink getirildi. O sezon Fenerbahçe için
oldukça kötü geçecekti. Harald Schumacher sarılık geçirdi ve futbola ara vermek zorunda kaldı. Rıdvan Dilmen'in
peşini sakatlıklar bırakmadı. Fenerbahçe sezona 1-6'lık Aydınspor hezimeti ile başladı. Bu, kulüp tarihinde ligde alınan
en büyük yenilgiydi. Sezon istenilen gibi gitmedi ve takım beşinci olarak ligi kapadı. Buna karşın Basketbol
Erkek Takımı, tarihindeki ilk şampiyonluğunu bu sezon elde etti.


Fenerbahçe'yi 1 sene çalıştıran ve şu anda Almanya Milli Futbol Takım'ı başında olan Joachim Löw

Hollandalı çalıştırıcı Guus Hiddink
1990'lı yıllar takım için pek parlak geçmedi. 1990-2000 arasında sadece bir kez lig şampiyonluğuna ulaşıldı.1995-96
sezonunda takım lig şampiyonluğuna ulaştı. Aynı yıl Türkiye Kupası'nda finale çıktı. İki maç üzerinden oynanan
karşılaşmalarda Fenerbahçe, uzatma devresinde yediği golle Galatasaray'a mağlup oldu. Buna karşılık bu
dönemde Fenerbahçe 4 yıl lig gol kralını çıkardı. 1991-92 sezonunda ve 1994-95 sezonunda Aykut Kocaman 25
ve 27 golle, 1992-93 sezonunda Tanju Çolak 27 golle, 1993-94 sezonunda Bülent Uygun 22 golle gol krallığına
ulaştı.

Tüm bunlara karşın kulüp 10 yıl boyunca ekonomik ilerlemeler kaydetti. Ali Şen ve Aziz Yıldırım gibi başkanlar
sayesindeki bu ekonomik ilerleme ile kaliteli futbolcular ve ünlü teknik adamlar takıma kazandırıldı. Joachim Löw
ve Carlos Alberto Parreira bunlardan ikisiydi. Yine birçok ünlü yabancı futbolcu takımda oynadı: Jay-Jay
Okocha, Elvir Baliç, Emil Kostadinov, Jes Hĝgh...

Yeniden yapılanma
Tesisleşme


1998 yılında yapılan başkanlık seçimlerinde Aziz Yıldırım, bir oy farkla başkanlığa seçildi. Yıldırım, devamlı bir sportif
başarı için, kulüp ekonomisinin sağlam temellere dayanması gerektiğini düşünüyordu. Bu amaçla uzun
vaadede planlar yaptı. Fenerbahçe Stadyumu olarak anılan stadyumun adını Şükrü Saracoğlu Stadı olarak
değiştirdi. 28.000 kişilik bu stadyumun 1982 yılında projelendirilen kapasite arttırma çalışmalarına başlandı.
1999-2000 sezonunda Yeni Açık diye adlandırılan, Kurbağalıdere tarafındaki tribün yıkılarak inşaata başlandı.
Sponsor olarak Migros ile anlaşıldı. 2000-01 sezonunun ilk maçı geldiğinde kapasite 30.000'e çıkarılmıştı. Sezon
içinde diğer kale arkası tribün yıkıldı ve inşaasına başlandı. Sponsor olarak Telsim ile anlaşıldı ve 6 Mayıs 2001'deki
Fenerbahçe-Galatasaray maçına yetiştirildi. Bu tribünler ile birlikte stadın kapasitesi 42.000'e
ulaştırılmıştı. Bu maç ile İstanbul seyirci ve hasılat rekoru kırıldı.

Daha sonra Maraton Trübün yıkıldı. İnşaat hızla bitirildi, 16 Şubat 2002'de oynanan yine bir Fenerbahçe-Galatasaray
maçıyla tribün açılışı yapıldı. Maçı 45.000 civarında taraftar izledi.

2005 yılının mart ayında numaralı tribün hızla yıkıldı. 8-9 ay gibi kısa sürede yeni tribün yapıldı. Bu tribüne Fenerium
Tribünü adı verildi. 2006-2007 sezonunda stada ısıtma sistemi eklendi.

Tüm bunların yanında kulübe önemli tesisler kazandırılmış, altyapı çalışmaları hızlandırılmıştır. Can Bartu Tesisleri
2000 yılında hizmete girmiştir. Altyapıya hizmet veren Fikirtepe Tesisleri 1999 yılında açılmıştır. Dereağzı Tesisleri
2003 yılında suni çimle kaplanmıştır. Faruk Ilgaz Tesisleri 2004'te, modernize edilmiş şekilde hizmete
sokulmuştur.












Bugün 3 ziyaretçi (6 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol